
Siyasi otoritenin yumruğunu masaya vurarak hiçbir kural tanımadan ve kimseye sormadan projelendirdiği Taksim Meydanını'nın bir avuç yeşil alanı Gezi Parkı için direnişteyiz.
Bir süredir Taksim'i şantiyeye, çevresini trafik cehennemine dönüştüren "betonlaştırma ve AVM'leştirme" projesi kapsamında dün Gezi Parkı'nın yıkımına geldi sıra. Bir kentte park yıkıp yerine inşaat yapılmasından rahatsız olan herkes kısa bir sürede Gezi Parkı'na koşup yıkımı engellemeye çalıştı. Organize olmayan, daha doğrusu küçük gruplar şeklinde organize olunsa da merkezi olmayan bu eylemin kırılma noktalarından birisi, BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in dozer karşısına dikilip yıkım ruhsatı talep etmesi oldu. Gösterilemeyen yıkım ruhsatına rağmen polis pasif direniş eylemine biber gazıyla müdehale etmekten çekinmedi.
Gezi Parkı savunması sembolik açıdan da çok önemli bir eylem. Ülkenin otoriteye aşık kesiminin 1 Mayıs'ta faşist polis zulümüne maruz kalan gençlere nasıl baktığı malum. Kentin parkını, ağaçlarını korumaya çalışan, bunun için polis barikati önünde kitaplar okuyup, direniş gösteren güzel insanlara gösterilen polis şiddeti, ülkenin yönetim şeklinin kokuşmuş bir demokrasi postuna bürünmüş diktatörlüğe doğru gittiğinin güzel bir kanıtı.
Taksim Meydanı Projesi, hükümetin inşaat sektörü balonuyla ayakta tuttuğu ekonomik sistemin nahoş bir imzası. AKP bu projeyle gücünü deniyor, zorbalıkla her istediğini yapacağını algılara sokmak istiyor. Gezi Parkı direnişi, haksızlığa, zorbalığa karşı çok anlamlı bir eylem. Uzun yıllardır Türkiye'de bu kadar çok şeyi bu kadar basit ve net anlatabilen, haklıyla haksızı, güçlüyle mazlumu, faşizmle demokrasiyi adeta bize resmeden bir olay olmamıştı.
Bigumigu olarak, Gezi Parkı direnişini destekliyoruz.
Elbette Gezi Parkı için merkezi olmayan bu sivil organizasyon gücünü sosyal medyadan aldı. #OccupyGezi, #GezideAğacNöbeti, #OccupyTaksim, #GeziBizim Twitter etiketleri protestocuların buluşmasına ve direnişe dair birbirlerini bilgilendirmerine yaradı. Geleneksel basın taşın altına elini koymayı tercih etmezken yeni nesil gazeteciler yani halkın kendisi vermek istedikleri mesajı yaymak, haklı oldukları davada birlik olmak ve yalnızca gerçek bilgileri yerinden bildirebilmek için tüm sosyal ağları sonuna kadar kullandılar.


Tıpkı #OccupyWallStreet hareketinde olduğu gibi direniyoruz. Bu sivil direniş bizim belki de en güçlü işgallerimizden biri, kendiliğinden gelişen en güçlü #Occupy hareketlerimizden.
NOT: Bu haber Yalçın Pembecioğlu ve Eda Demir tarafından derlenmiştir.
